|
Yeniliklerden Haberdar olmak için :
Haberler ...
Tarih: 17 Kasım 2014
AB programı çerçevesinde Rum cemaat vakıflarının idaresi ve reorganizasyonuna dair seminer düzenledi

RUMVADER'in koordinasyonunda yürütülen  "Azınlık Vatandaşları-Eşit Vatandaşlar" adlı AB programı çerçevesinde cemaat vakıflarının  idaresi ve reorganizasyonuna dair  23 Ekim'de bir seminer düzenlendi.   

Zoğrafyon Lisesi'nde gerçekleşen  panele Türkiye Yahudileri  Cemaati Başkan Yardımcısı  Moris Levi ile işadamı Avi Alkaş katılırken, panelin ikinci bölümünde  Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi  Hukukçu  Yannis Ktistakis  ile Fener  Lisesi öğretmenlerinden ve  Rum  vakıf mülklerinin  kayıt altına alınmasından sorumlu  Kostas  Kyratzopoulos konuşma yaptılar. 
 
Lakis Vingas'ın AB projesinin dış dünya ile iletişim konusunda Rum toplumuna kazandırdıklarına dikkat çektiği açılış konuşmasının ardından panelde ilk sunumu Moris Levi yaptı.
 
 
Türkiye'de yaşayan Yahudi toplumunun vakıf organizasyonunu  anlatan Levi, bu yapının başında Hahambaşı ile beraber  Cemaat Başkanı ile bir Danışma Kurulu'nun yer aldığını ifade etti. Danışma  Kurulu'nun  altında ise Yahudi  toplumunun  tüm faaliyelerinin sınıflandırıldığı altı ana başlıktan sorumlu bir  Yürütücü Kurul'un yer  aldığını belirten  Levi, tüm Yahudi kurumlarının   (hastane, okul,  sinagog  veya  dernek de dahil olmak üzere) bu  idari organizasyona bağlı  durumda olduğunu ve bu  kurullardan bağımsız  hareket edemediklerini de sözlerine ekledi. Tüm bu şartlara rağmen  Yahudi  vakıflarında  yönetim kurulları seçimlerle başa gelip yukarıda adı geçen kurullara danışmak ve onların onayını almak kaydıyla senelik bilanço - bütçe plan ve harcamalar yapabilirken, diğer yandan çeşitli konularda da karar alma yetkisine sahip  olabiliyor.  Ele alınan konularda birinci sırada  vakıfların  ortak önceliklerinin değerlendirilip belirlenmesi gelirken vakıf gelir ve taşınmazlarının masraf ve/veya  yatırım olarak kullanılması yönündeki kararlar  ikinci derece  önem arzediyor. 
 
Yahudi toplumunun geliştirdiği  bu sistemin göze  çarpan  en önemli özelliği; herhangi  bir  kanuni  dayanağınınolmaması  ve  bu yapının oluşan şartlar nezdinde rahatlatıcı-geçici (ad hoc) bir çözümle işletiliyor olması. Levi'nin dile getirdiği  üzere " bu  sistemle  cemaatin  tüm bireyleri  temsil edilebilirken, vakıf paylaşımlarının cemaatin aleyhine olmasından dolayı tüm cemaat de  bu yapının korunması  gerektiği yönünde  fikir birliği içinde".  Bu yapının geçmişte Yahudi cemaati tarafından üç kez yıkılmak istendiğini  ve yeniden adapte edildiğini sözlerine ekleyen  Levi, "ancak bu  şekilde cemaat  üyeleri ile  seçilmiş  yönetim  kurulları arasında daha sıkı bir  güven bağı oluşmuş oldu" dedi.    
 
Levi, sistemin avantajlarinin yaninda  bazi dezavantajlarinin  da olduğunu  kaydederek böyle bir yapıda yönetici bir  elit kesimin oluşma riskinin söz  konusu  olabileceğini ifade derek "aslında amacımız demokrasinin de ötesinde şu anda pek de istediğimiz  düzeyde başarılı olamadığımız katılımcı  demokratik  yapıyı  oturtmak" dedi.  Levi ayrıca bu yapının hantallığından dem vururuken  karar  alma mekanizmasının zaman aldığının altını  çizdi.  
 
 
Bu noktada,  ikinci derece idari mercilerin 1923  yılına dek  Rum  toplumunda da varolduğunun altı  çizilmelidir.  Kollektif bir yapı sağlamak amacıyla Patrikhaneye bağlı olarak çalışan "Daimi Milli Karma Kurulu"  Osmanlı  Döneminde  60 yıl boyunca Rum  vakıflarını kontrol ve denetleme yetkisine sahipti.   
Moris  Levi'nin sunumunun ardından sözü  alan işadamı  Avi Alkaş da mesleğinden hareketle  İstanbul'da inşaat sektöründeki  yatırım olanaklarına değindi.  Karagözyan Vakfı'nın Şişli'deki arazisinin bu bağlamda değerlendirilerek aralarında Birleşmiş Milletler ofisinin de  yer  aldığı bir iş  merkezi  haline getirilme sürecini  paylaştı. Bu  çerçevede Avi Alkış'ın çalışma arkadaşlarından Ronis Saris de Beyoğlu  bölgesindeki  vakıf  binalarından maksimum düzeyde  maddi  fayda sağlamak üzere yapılan bir  araştırmayı katılanlarla  paylaştı.   
 
Panelin birinci  bölümü soru cevap kısmıyla sona ererken Rum vakıf idari yapısının irdelendiği ikinci bölüm Kostas  Kyratzopoulos'un konuşmasıyla  başladı.  Kyratzopoulos, konuşmasında Karma Kurulu fikrinin  tekrar  işletilmesi düşüncesi  üzerinden Rum  vakıflarının tamamını  içeriden denetleyebilecek  kurumsal bir yapıya ihtiyaç duyulduğunu söyleyerek  vakıf mallarının tamamının dijital ortama kaydedilmesi için 65 vakfa yapılan çağrıya  sadece16 vakfın yanıt verdiğini ifade etti. VGM tarafından istendiğinde  tüm vakıfların hiç tereddütsüz  taşınmaz listeelrini  ortaya  koymasına rağmen  kendilerine sadece 16 vakfın kayıt yaptırması karşısında büyük hayal  kırıklığı  yaşadıklarını belirtti.      
 
 
Panelin  ikinci  bölümünün ikinci  konuşmacısı Yannis Ktistakis ise cemaat vakıfları seçimlerini düzenleyen yönetmelik konusundaki belirsizliğe  parmak bastı. Vakıf seçimlerinin sadece Rum toplumundaki demokratik anlayışın gelişmesi ve vakıf işlerinde şeffaflık garantisi oluşturmasından dolayı değil, aynı zamanda Rumların karakteristik özelliğini ortaya  koyması ve yönünü  tekrar tayin etmesi açısından da hayati önem taşıdığına  işaret etti.  İlerleyen  bölümlerde  panel karşılıklı  olarak gelişen diyalog  ve  saptamalarla  şekillenirken Yunan Konsolosluğu Eğitim Ataşesi Stavros Yolcuoglu, musevi cemaati yapısının  örnek teşkil edebileceğini ve  vakıf  idari organizasyonu açısından bu modelin  Rum toplumu tarafından da benimsenmesinin  faydalı olacağı görüşünü  belirtti.
 
Yahudi toplumundan katılımın ilk  defa  yaşandığı panelde konuşmacılar Moris Levi ile Avi Alkış da Rum toplumuyla  beraber  omaktan  mutluluk duyduklarını ve cemaatelr arası  diyaloğun gelişmesi ve  temasın devam etmesi için her  zaman  hizmet etmeye hazır  olduklarını belirttiler. 
 
Vakıfların  yapısı son  dönemde Rum  toplumunun  tartışmaya açık en önemli konularından bir olmaya devam ediyor. RUMVADER, Rum toplumunu temsil eden kollektif  bir mercii olarak temelleri  2006 yılındaki  konferansa dayanan  ve  2009  ile 2010  yıllarında  iyice  yoğunlaşan bu tartışmaların ilk tohumlarını eken kurum  olma  konumunda.
 
 
AB programı  dahilindeki  panele katılanların  çoğunluğu Yahudi  toplumunun benimsediğibu  modelin Rum toplumuna  vakıf işlerinin koordinasyonu  ve  gelirlerin merkezi bir şekilde idaresinde bir örnek  oluşturduğuna  kanaat getirirken taşınamzların doğru şekilde değerlendirilmesi konusunun da ayrı bir uzmanlık ve deneyim  ihtiyacı  doğurduğunu ortaya koydular.    
 
Her AB  çalışmasının olduğu gibi bu  panelin sonuçları da  yetkili  organımız olan RUMVADER tarafından değerlendirme konusu olmakla beraber, RUMVADER, toplumlararası diyaloğu devam ettirme ve cemaatin ortak  stratejisini  belirleyebilmek açısından  Rum toplumunun her bir  üyesi ve vakıfları  için müzakere konusu oluşturacak bir  yol haritası  çizmek  yetkisine  sahiptir.  
 
 
 

Paylaş
RSS
Güncel : Son Eklenenler...
Per, 12
Anayasa ve azınlıklar: AB projesi kapanış etkinliği
Anayasa ve azınlıklar: AB projesi kapanış etkinliği
Haberler (12 Şubat 2015)
Per, 29
Kurumların şeffaflığı ve hesap verebilirliliği etkinliği
Kurumların şeffaflığı ve hesap verebilirliliği etkinliği
4 Şubat, Çarşamba günü, saat 18.30 'ta, Cezayir Restoranı'nda gercekleştirilecektir.
Haberler (29 Ocak 2015)
Per, 08
Rum toplumundan Ankara'ya 2 günlük çalışma ziyareti
Rum toplumundan Ankara
Haberler (08 Ocak 2015)
Pzt, 17
AB programı çerçevesinde Rum cemaat vakıflarının idaresi ve reor...
AB programı çerçevesinde Rum cemaat vakıflarının  idaresi ve reor...
Haberler (17 Kasım 2014)


Vakıflarımız...

Bağışlar : Vakıflar Bankası Kurtuluş Şubesi (855),

Hesap Adı: Rum Cemaat Vakıfları Destekleme Derneği,

TL Hesabı IBAN: TR90 00015 0 0158 0072 9841 9457

Bizi Facebook'ta Takip Edin!
http://facebook.com/rumvader
Bizi Twitter'da Takip Edin!
http://twitter.com/rumvader
Paylaş RSS